Genel

Boşanma Davalarında Mal Paylaşımı

Boşanma Davalarında Mal Paylaşımı

 Eşler arasındaki mal rejimi Türk Medeni Kanunu m. 202 ve devamında düzenlenmiştir. Türk hukukunda yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edilmiş, bunun yanında taraflara mal ayrılığı rejimi, paylaşmalı mal ayrılığı rejimi ve mal ortaklığı rejimi olmak üzere dört farklı rejimden birini tercih etme hakkı tanınmıştır.

Edinilmiş mallara katılma rejimi, edinilmiş mallar ile eşlerden her birinin kişisel mallarından oluşur. Edinilmiş mallara katılma rejiminde tespit edilmesi gereken en önemli husus kişisel malların neler olduğudur. Kanunda çeşitleri açıkça sayılmış olmasına rağmen bu konuda birçok farklı görüş ve Yargıtay kararı bulunmaktadır. Mal ayrılığı rejimi, ayrı ayrı karının ve kocanın mallarından oluşmaktadır. Bu rejimde eşlerden her biri kendi mal varlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf hakkını korur.

Eşler rejimin son bulması durumunda diğer eşte bulunan mallarını geri alır. Paylı mülkiyet durumunda ise o mal üzerinde üstün yararı olduğunu ispat eden eş; diğer eşe payının karşılığını vermek şartı ile malın kendisine verilmesini talep edebilir. Paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde, temelde karı ve kocanın ayrı mallara sahip olması esas alınmakla birlikte eşlerden biri tarafından edinilip ailenin ortak kullanım ve yararına özgülenen mallar; mal rejiminin sona ermesi durumunda eşler arasında eşit paylaştırılır.

Mal ortaklığı rejiminde ise karı ve kocanın malları ile ortaklık malları vardır. Burada kişisel mallar dışında kalan tüm mallar ortaklık malı kabul edilmektedir. Eşler kişisel malların içeriğini sözleşme ile belirleyebilirler, belirlenmemesi durumunda kanunda sayılan mallar kişisel mal kabul edilmiş olur.

Türk hukukunda yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edildiği için taraflarca aksi belirlenmedikçe edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edilmektedir.

 

Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Kurulması

Eski Medeni Kanun döneminde kabul edilen yasal mal rejimi 01.01.2002’de yürürlüğe giren 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu ile değiştirilmiş ve bu tarihten sonra yapılan evlilikler yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olmuştur. Evlenme ile birlikte eşler farklı bir mal rejimi tercihinde bulunmadığı takdirde evlenme anından itibaren edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olurlar.

Edinilmiş mallara katılma rejimi karının ve kocanın ayrı ayrı kişisel malları ve edinilmiş mallarından oluşmaktadır ve kural olarak bu malların değiştirilmezliği kabul edilmiştir.

 

Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Hak Sahipliği

Eşlerin Edinilmiş malları

 TMK m. 219/1’de “her eşin mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği mal varlığı değerleri” olarak tanımlanmıştır. Karşılığını vermek kavramı geniş yorumlanmalı; eşlerin bedensel ve fikri gücüyle bir emek vererek elde ettiği tüm mal varlıkları edinilmiş mallardan sayılmalıdır.

Birkaç örnek vermek gerekirse eşlerin çalışmasının karşılığı olan kazanımlar (maaş, ikramiye, sermaye kazançları vs.), sosyal güvenlik kuruluşlarınca yapılan ödemeler, çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar, kişisel malların gelirleri (kişisel malların evlenme tarihinden sonraki gelirlerini kapsar.) , edinilmiş malların yerine geçen değerler (eşin maaşını biriktirerek aldığı arabanın kaza yapmasından doğan sigorta tazminatı) edinilmiş mal varlığından kabul edilir.

 

Eşlerin Kişisel Malları

Kişisel mallar kanunda sayılmıştır. Türk Medeni Kanunu m. 220:

“1. eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,

  1. mal rejiminin başlangıcında eşlerden birinde bulunan veya bir eşin sonradan miras ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazandırma yoluyla elde ettiği mal varlığı değerleri,
  2. manevi tazminat alacakları,
  3. kişisel mallar yerine geçen değerler”

olmak üzere kişisel malları saymıştır.

Madde içeriği birkaç örnekle açıklamak gerekirse eşlerin kişisel kullanımına özgülenmiş olan kıyafet, takı gibi mallar; bir eşin evlenme tarihinden önce sahip olduğu araba; miras olarak kalan her türlü mal; bir başkası tarafından bağışlanmış tekne; kişilik hakkı ihlali sebebiyle aldığı tazminat kişisel mal olarak kabul edilecektir.

 

Edinilmiş Mallara Katılma Sona Ermesi

Edinilmiş mallara katılma rejiminin hangi hallerde sona ereceği Türk Medeni Kanunu m. 225’de açıklanmıştır. Buna göre evlilik birliğinin sona ermesi, eşlerden birinin ölümü ya da başka bir mal rejiminin kabulü ile edinilmiş mallara katılma rejimi sona erer.

Boşanma Sebebiyle Sona Erme

Eşlerin boşanmasıyla birlikte edinilmiş mallara katılma rejimi sona erer ve malların tasfiyesi süreci başlar.

Sona Erme Tarihi

Aile mahkemesi tarafından boşanma kararı verilmesi ile birlikte boşanma davasının açıldığı tarihten itibaren olacak şekilde edinilmiş mallara katılma rejimi sona erdirilir. Bu durum Yargıtay kararlarıyla da sabittir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 10.02.2021 Tarihli, 2020/3311 E., 2021/1183 K. Sayılı kararında:

“…Taraflar 30.01.1999 tarihinde evlenmiş ve 06.07.2007’de açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 05.04.2011 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir…”

şeklinde karar vererek konuyu tartışmaya mahal vermeyecek şekilde netleştirmiştir. Dolayısıyla eşlerin kişisel malları ve edinilmiş malları, mal rejiminin sona erdiği davanın açılış tarihindeki durumlarına göre ayrılır.

 

Tasfiye

Tasfiye Anlaşması ve Tasfiye Davası

Malların tasfiyesinde taraflar kendi aralarında bir tasfiye anlaşması yapabilecekleri gibi anlaşamamaları durumunda mal rejiminin tasfiyesi davası açabilirler. Aile mahkemesinde açılacak olan tasfiye davası için kesinleşmiş bir boşanma kararının olması şarttır. Tasfiye davasının açılmasında hak düşürücü bir süre ya da zamanaşımı süresi bulunmamaktadır

Malların Geri Verilmesi, Eşlerin Paylı Mülkiyetindeki Bir Malın Eşlerden Birine Tahsis Edilmesi ve Borçlara İlişkin Düzenlemeler

Malların Geri Verilmesi 

Malların tasfiyesinde ilk olarak yapılması gereken eşlerin kendisinde bulunan ve diğer eşe ait olan malın iade edilmesi ve birbirlerine olan borçlarının ödenmesidir.

Eşlerin Paylı Mülkiyetindeki Bir Malın Eşlerden Birine Tahsis Edilmesi

Eşlerden biri, edinilmiş mallardan olmasına rağmen daha üstün bir yararı (mesleki, ticari, sağlık ihtiyacı yahut duygusal bir menfaat olabilir) olduğunu ispat ederek diğer eşin payını ödemek suretiyle o malın bölünmeden kendisine verilmesini talep edebilir. Bu talep üzerine eşler aralarında anlaşabileceği gibi anlaşamamaları durumunda hak sahibi eş dava açabilir. Bu davada hakimin vereceği karar ile eşler arasında sözleşme kurulmuş sayılır ve davacı eş bu sözleşmeye dayanarak dava konusu malı alır.

Borçlara İlişkin Düzenlemeler

Eşlerin aralarındaki borçlarla birlikte evlilik birliği içerisinde iken üçüncü kişilere olan borçlarının da aralarında düzenlenmesi gerekir.

Mal Varlığı Kesimlerinin Birbirinden Ayrılması

Mal varlığı kesimlerinin birbirinden ayrılmasında eşlerin edinilmiş ve kişisel malları, mal rejiminin sona erdiği andaki durumuna göre tespit edilir. Bu aşamada tasfiye artık eşin mal varlığında olmayan, elden çıkarılmış malvarlığı değerleri üzerinden yürütülür. Elden çıkartılan malların değerleri, elden çıkma anına göre tespit edilir.

Değer Artış Payı

Değer artış payı Türk Medeni Kanunu m. 227’de düzenlenmiştir. Bu maddeye göre eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesinde, iyileştirilmesinde ve korunmasında karşılıksız almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye esnasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur; söz konusu malda değer kaybı olması durumunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır.  Değer artış payı malların tasfiyesinin tamamlanmasının ardından talep edilir. Değer artış payında önemli olan husus eşin, diğer eşe yaptığı katkının bir bağışlama olmaması ve aile kurumundan var olan doğal yükümlülüklerden olmaması gerekir. Aile kurumu içerisinde neyin bağışlama olduğu tartışmalı bir konudur, Yargıtay bir kararında konuyu şu şekilde ele almıştır. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 11.10.2016 Tarihli, 2016/549 E. , 2016/13580 K. Sayılı kararında:

“…Evlilik birliğinin ömür boyu süreceği inancının hakim olduğu düşüncesiyle, ortak yaşamı ve geleceği güvence altına almak amacıyla, beraberlikten doğan dayanışmayla ve karşılıklı güvene dayanarak, örf ve adete uygun olarak eşlerin birlikte yatırım yapmaları bağış olarak değerlendirilemez. Eşler arasında dayanışma, güven ve sadakat esastır. Gelecekte aile üyelerinin yararlanacakları beklentisiyle birlikte malvarlığı edinme çabaları, eşlerden birinin sebepsiz zenginleşmesiyle sonuçlanmamalıdır. Devredene ağır yükümlülük getiren kazandırmanın bağış olarak değerlendirilmesi için, bağış amacını taşıyan davranış ve iradenin duraksamaya yer vermeyecek şekilde olması gerekir…”

şeklinde açıklama yaparak aile içerisindeki bağışlamanın nasıl tespit edilmesi gerektiğine açıklık getirmiştir.

Denkleştirme Alacağı

Türk Medeni Kanunu m. 230’a göre eşlerden birinin kişisel mallarına ilişkin bir borcun edinilmiş mallardan ödenmesi ya da edinilmiş mallarına ilişkin bir borcun kişisel mallardan ödenmesi durumunda borcu ödeyen malvarlığı kesimi lehine alacak hakkı doğmaktadır. Denkleştirme alacağında öncelikli olarak tespit edilmesi gereken husus borcun hangi mal varlığı kesimine dahil olduğudur. Örneğin evlenmeden önce eşlerin girmiş oldukları borçlar, istisnasız şekilde kişisel mallara ilişkin kabul edilir. Mal rejimi süresinde kazançları ile ödedikleri borçlar ise edinilmiş mallara ilişkindir. Türk Medeni Kanunu’ nun m. 230. f/2’ ye göre her borç, ilişkin olduğu mal kesimini yükümlülük altına sokar. Hangi mal kesimine ait olduğu anlaşılamayan borçlar ise edinilmiş mallardan sayılır. Yükümlülük altında olmayan mal kesimi tarafından borcun ödenmesi halinde tasfiye, ödenen tutar o mal kesimine dahil edilerek yapılır. Eşlerden biri, evlenmeden önce aldığı aracının borcunu evlilik birliği içerisinde kişisel mallardan karşıladığı durumda ödenen tutar edinilmiş mallara eklenerek tasfiye yapılır.

Eklenecek Değer

Eklenecek değer, eşlerden birinin diğer eşin rızası olmadan üçüncü bir kişiye edinilmiş mallardan yapılan karşılıksız kazandırmalarda yani bağışlama durumunda söz konusu olur. Diğer eşin talebi ve bu durumu ispatlaması üzerine, tasfiye esnasında o malın değeri edinilmiş mallara eklenir. Bu malların neler olduğu TMK m. 229’da sayılmıştır. Bunlar:

  1. Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar,
  2. Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirlerdir.

Kanun maddesinde sayılan malların eklenecek değer olarak kabul edilebilmesi için ekleme talebinde bulunan eşin karşılıksız kazandırmaların edinilmiş mallardan yapıldığını ispat etmesi gerekmektedir.

Değerlerin Hesaplanması

Tasfiye esnasında hesap edilmesi gereken birçok değer vardır. Mal varlığı değerlerinin hesaplanmasında malvarlığı konularının rayiç değeri esas alınacaktır. Bu rayiç bedel karşılıksız kazandırmalarda kazandırmanın yapıldığı andaki rayiç değerdir. Karşılıksız kazandırma dışındaki durumlarda ise tasfiye kararının verildiği tarihteki rayiç değer esas alınır.

Artık Değer

Tüm bu değer hesaplamalarının sonucunda eşlerden yalnızca biri lehine doğan katılma alacağıdır. Artık değer; eşlerin değer artış payı, eklenecek değer, denkleştirme alacağı ve edinilmiş malları toplandıktan sonra ayrı ayrı denkleştirme alacağı ve edinilmiş mallarının toplamından değer artış payı borcu, denkleştirme alacağı borcu ve edinilmiş malları yükleyen borcun çıkarılmanın ardından kalan bakiyedir. Yasal olarak bu bakiyenin yarısı diğer eşe ait olmaktadır. Her iki tarafta da çıkan artık değer eşler arasında takas edilir ve bu takas sonucunda eşlerden biri lehine katılma alacağı doğar. Eşlerin katılma alacağından edinilmiş mallara katılma rejimi süresince feragat etmesi mümkündür. Katılma alacağı mal rejiminin tasfiyesi tamamlandığı anda muaccel olur, borçlu eşin katılma alacağını derhal ödemesi güçlük doğuracaksa ödemelerin uygun bir süre ertelenmesini talep edebilir. Tasfiyenin sona ermesi anında muaccel olan katılma alacağına bu tarihten itibaren faiz yürütülebilir.

Özetlemek gerekirse; boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle edinilmiş mallara katılma rejimi sona ermektedir. Aile mahkemesi tarafından boşanma kararının verilmesi ve bu kararın kesinleşmesinin ardından yine aile mahkemesinde tasfiye davası açılarak malların tasfiyesi sağlanır. Malların tasfiyesinde öncelikli olarak her eş, diğer eşte olan kişisel malını geri alır. Bu aşamada eşlerden biri edinilmiş mallara tabi olmasına rağmen o mal üzerinde üstün yararı olduğunu ispat etmek ve diğer eşin payını ödemek koşuluyla o malı alabilir. Kişisel malların ardından sıra edinilmiş mallara gelir. Bu noktada öncelikli olarak her eş için ayrı ayrı eklenecek değeri, denkleştirme alacağı hesaplanır. Bu hesaplamalar sonucunda her eşin edinilmiş malları, eklenecek değeri ve denkleştirme alacağı toplanır, çıkan değerin yarısı diğer eşin katılma payı olmaktadır. Her eş için çıkan katılma payının birbirinden çıkartılmasının ardından lehine katılma alacağı çıkan taraf bu alacak hakkına sahip olur. Eşler mal rejimi süresi boyunca üçüncü kişilere zarar vermemek kaydı ile tüm bu şartları bir sözleşme ile belirleyebilmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir