Evlilik Birliğinin Sona Ermesi Halinde Velayet
Aile hukukunda boşanma kararının çocuklar yönünden doğurduğu sonuç olarak karşımıza velayet çıkmaktadır. Çocukların velayeti evlilik birliği içerisinde ana ve baba tarafından birlikte kullanılmaktadır. Hukukumuzda evlilik birliği dışında çocuğun velayetinin ana ve babadan birine verilmesi gerektiği uzun süre hakim görüş olmuştur. Son zamanlarda ise ortak velayetle ilgili verilen emsal kararlarla ortak velayet Türk hukukunda kendini göstermeye başlamıştır.
- Velayetin kime verileceği TMK’nın 182. ve 183. maddelerinde düzenlenmiş olup hakimin bu konuda geniş bir takdir yetkisi bulunmaktadır. Öyle ki karar verirken velayet hakkında ana ve babanın yaptığı anlaşmayla dahi bağlı değildir. Hakim 182. maddeye göre ana ve babayı, çocuk vesayet altındaysa vasiyi dinler ancak bunlara bağlı kalmayarak çocuğun menfaati neyi gerektiriyorsa ona göre karar verir. Tarafların müşterek çocuğunun velayetinin kime verileceği konusunda aşağıdaki durumlar irdelenir.
Çocuğun Güvenliği
Çocuğun güvenliği her olayda farklı değerlendirilmekle birlikte velayetinin fizyolojik ve psikolojik olarak kendini güvende hissederek yetişeceği ebeveyne verilmesi gerekmektedir. Nitekim Yargıtay kararları da velayet değerlendirmesinde çocuğun güvenliğinin ne denli önemli olduğunu göstermektedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 13.10.2021 tarihli, 2010/14214 E. , 2011/15797 K. Sayılı Kararı:
“…Müşterek çocuk 2001 doğumlu Enes’in velayeti anneye verilmiştir. Karardan sonra Kayseri Çocuk Mahkemesinin 28.05.2010 gün 2010/78 D.iş sayılı kararı ve Kayseri 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/1073 esas 1041 karar sayılı ilamından annenin müşterek çocuğa fiziksel şiddet uyguladığı, müşterek çocuğun duruşmada babasının yanında daha mutlu olduğunu da belirttiği hususu da göz önüne alınarak, velayetin davalı-davacı babaya verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir…”
Çocuğun Menfaati
Çocuğun menfaati kavramı tanımlanması zor bir kavram olmakla birlikte çocuğun en iyi koşullarda, kendisini güvenli ve huzurlu hissedeceği tarafa velayetin verilmesini gerektirmektedir. Yargıtay’ın da birçok kararı aynı görüşte olduğunu göstermektedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 03.03.2020 tarihli, 2020/339 E., 2020/1775 K. Sayılı kararı:
“… Velayet düzenlemesinde asıl olan çocuğun menfaatidir ve bu düzenlemede ana ve baba ile çocuğun yararı çatıştığı takdirde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun menfaati gerektirdiğinde velayet sahibi değiştirilebileceği gibi durum ve koşullara göre velayet kaldırılarak çocuğa vasi de atanabilir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş; çocuğun bedeni ve fikri gelişimi açısından velayetin kaldırılması ve vasi atanması şartlarının bulunup, bulunmadığı konusunda tarafların ve müşterek çocuğun yaşadıkları ortam ve sosyal çevre de görülmek suretiyle uzman görüşü alınarak delillerin birlikte değerlendirilip sonuca karar vermekten ibarettir…”
Boşanmadaki Kusur Oranlarının Etkisi
Tarafların başarılı bir evlilik sürdürememiş olmasıyla ve boşanmadaki kusurla bağlı değildir. Ana ve babanın evlilik birliğinde kusurlu davranışı ebeveyn olarak da kusurlu davranacakları anlamına gelmemektedir. Dolayısıyla boşanma davasındaki kusura ya da tarafların mali durumuna bakılmaksızın çocuğun menfaati doğrultusunda karar verilir. Bu hususun ne denli önemli olduğu Yargıtay kararlarından da anlaşılmaktadır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 27.04.2021 tarihli, 2021/2037 E., 2021/3519 K. Sayılı kararı:
“… Dava, erkek tarafından açılan Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesinde düzenlenen zina hukuksal nedenine dayalı boşanma davası ve ferilerine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile tarafların Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesi uyarınca zina nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuk 2009 doğumlu …’nin velâyetinin davacı babaya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı kadın tarafından “velâyet düzenlemesi” yönünden istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davalı kadının istinaf başvurusunun kabulü ile ortak çocuk 2009 doğumlu …’nin velâyetinin davalı anneye verilmesine temyiz yolu kapalı olmak üzere kesin olarak karar verilmiş …”
Çocuğun Yaşı
Çocuğu yaşı velayetin hangi tarafa verileceğine dair en önemli hususlardan biridir. 0-3 yaş arası çocukların anne ilgisine muhtaç olması, anne sütü ihtiyacı gibi durumlar velayetin anneye verilmesini gerektirir. Nitekim anneye duyulan sürekli ihtiyaç, baba ile kurulacak olan kişisel ilişkinin de sınırlı tutulmasını gerektirmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki, her zaman önemli olan çocuğun üstün yararıdır. Anneye olan ihtiyaca rağmen eğer çocuğun annenin velayetine verilmesi çocuğa zarar verecekse, velayet babaya verilebilir. Yargıtay da velayete ilişkin kararlarında çocuğun yaşına dikkat çekmektedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 02.06.2020 tarihli 2020/1651 E., 2020/2476 K. Sayılı kararı:
“…Somut olayda, tüm dosya kapsamından, yargılama sırasında 2016 doğumlu … ‘ın anne yanında yaşadığı anlaşılmaktadır. Davalı annenin kendi yanında yaşayan ortak çocuğa karşı olumsuz tutum ve davranışlarda bulunduğuna dair inandırıcı deliller de bulunmadığı ve hemen meydana gelecek tehlikelerin varlığının da ispat edilmediği, çocuğun yaşı itibariyle de anne bakım, şefkatine muhtaç oldukları, hali hazırda anne yanında alıştıkları ortamının bulunduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, çocuğun üstün yararları gözetildiğinde velayetin, davalı anneye bırakılması gerekirken, davacı babaya bırakılması doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir…”
Çocuğun Cinsiyeti
Çocukların cinsiyetleri gereği ana ve babadan öğrenmesi gereken farklı şeyler bulunmaktadır. Ancak öncelikli olan çocuğun cinsiyeti itibariyle kendisini daha rahat ve yakın hissedebileceği, cinsel kimliğini tanımlarken yardımına ihtiyaç duyacağı tarafla birlikte olmasıdır. Bunun yanı sıra çocuğun cinsiyeti itibariyle karşı cins olan ebeveyninden alması gereken sevgi, ilgi ve alaka kişisel gelişimi noktasında önem taşımaktadır. Bu sebepledir ki, çocuğun cinsiyeti gerekçesiyle velayet verilirken yaş aralığına bakmak önem arz etmektedir. Yargıtay kararlarında da çocuğun yaşını ve cinsiyetini bir arada değerlendirilmektedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 23.06.2015 tarihli, 2014/25183 E., 2015/13377 K.
Sayılı kararı:
“…Tarafların müşterek çocuğu… 2008 doğumlu olup, tarafların ayrıldıkları tarihten beri fiilen anne yanında kalmaktadır. Mahkemece aldırılan uzman raporunda, çocuğun yaşı ve cinsiyeti gereği anne yanında kalmasının psiko-sosyal gelişimi açısından yararına olacağı belirtilmiştir. O halde, çocuğun mevcut düzeninin değiştirilmesini gerektirir bir olay da kanıtlanamadığına göre müşterek çocuğun velayetinin anneye bırakılması gerekirken bu husus nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…”
Çocuğun Sağlık Durumu
Çocuğun sağlık durumu nedeniyle bakıma muhtaç olması durumunda çocuğun bakımı ile hangi tarafın ilgilendiği, tedavisinin nerede yapıldığı, ebeveynlerin çocuğa karşı davranışları büyük önem taşımaktadır. Yargıtay kararlarında çocuğun sağlık durumunu dikkate alarak velayetin çocuğun sağlık durumu ile ilgilenen tarafa verilmesine özen göstermektedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 11.03.2019 tarihli, 2018/4570 E., 2019/2504 K. Sayılı Kararı:
“…Ortak çocuk 2008 doğumlu Utku, otizm hastası olup % 80 engelli raporu bulunmaktadır. Mahkemece alınan ilk sosyal inceleme raporu sonrasında velayetin tedbiren davacı babaya verilmesine karar verilmiş, sonrasında alınan sosyal inceleme raporlarında da davacı babanın çocuğu ile ilgili olduğu, çocuğun bulunduğu ortamda mutlu olduğu, ihtiyaçlarının karşılandığı ve mevcut yaşam koşullarının ortak çocuğun gelişimini engelleyebilecek unsurları barındırmadığı bildirilmiştir. Bir kısım davacı tanıkları da çocuğun bakımı ile genelde babaannesinin ilgilendiğini, davalı annenin çocuğun bakımı ile ilgilenmediğini, çocuğa hakaret ettiğini, altına yaptığında çocuğa yemek vermediğini beyan etmişlerdir. Bu nedenlerle ve çocuğun uzun süredir baba yanında yaşadığı, bulunduğu ortama alıştığı da göz önüne alındığında ortak çocuk 2008 doğumlu Utku’nun velayetinin Türk Medeni Kanunu’nun 182 ve 336/2 maddeleri uyarınca davacı babaya bırakılması gerekirken annenin velayetine bırakılması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir…”
Çocuğun Alıştığı Çevre ve Ortam
Çocuğun ana ve babasının ayrılığı ile hayatında büyük bir değişim olmaktadır. Bu büyük değişimle birlikte çocuğun alıştığı çevre ve ortamdan koparılması, sosyal ve eğitim hayatının sekteye uğraması sürecin daha zorlu geçmesine sebep olabilmektedir. Yargıtay kararlarında da çocuğun var olan düzeninin korunmasına ve istikrarına önem verilmektedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 20.01.2021 tarihli, 2020/6360 E., 2021/431 K. Sayılı kararı:
“…davanın açıldığı 02.12.2013 tarihinden itibaren yargılama süreci boyunca tarafların ortak çocuklarının davacı-karşı davalı anne yanında kaldıkları sabittir. Mahkemece alınan sosyal inceleme raporunda, çocukların anne yanında kalmalarının fiziksel, sosyal, kültürel ve psikolojik gelişimlerini olumsuz etkileyeceği hususu ispatlanmamış olup, duruşmada dinlenen ortak çocukların da velayet hususunda ebeveynleri arasında seçim yapmak istemedikleri anlaşılmaktadır. Davalı-karşı davacı babanın ise kendisine yeni bir aile düzeni kurmuş olması ve çocukların alıştıkları çevreden ayrılmaması ilkeleri bir arada değerlendirildiğinde ortak çocuklar Hasan ve Ahmet Emre’nin velayetlerinin davacı-karşı davalı anneye verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle davalı-karşı davacı babaya verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu yönüyle bozulmasına karar vermek gerekmiştir…”
İdrak Çağındaki Çocuğun Talebi
Velayetin ana ve babadan birine verilmesi esnasında idrak çağında olan çocuğun görüşü de dikkate alınmaktadır. Kendi menfaati ile ters düşmemesi durumunda hakim çocuğun talebini dikkate alınması gerekmektedir. Nitekim Yargıtay da bu görüştedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 28.04.2021 tarihli, 2021/2284 E., 2021/3665 K. Sayılı kararı:
“…Dosya incelendiğinde, idrak çağında oldukları anlaşılan ortak çocuklar … ve …’ın mahkemece bilgilendirilerek, velayet hakkındaki tercihlerinin kendilerinden sorulması, taraflarla ve çocuklarla görüşen 3 kişilik uzman heyetinden sosyal inceleme raporu alınması ve tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, velayet konusunda yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır…”
Kardeşlerin Birbirinden Ayrılmaması Gerekliliği
Velayet düzenlenirken dikkate alınması gereken bir başka unsur da kardeşlerin birbirinden ayrılmamasıdır. Çocukların üstün yararının korunması, kardeşlik duygusunun gelişmesinin öneminden kaynaklı olarak velayetleri farklı ebeveynlere verilmemelidir. Yargıtay kararlarına bakıldığında da kardeşlerin birbirinden ayırılmadığı görülmektedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 23.06.2020 tarihli, 2020/1999 E. , 220/3250 K. Sayılı kararı:
“… İlk derece mahkemesince velayeti babaya verilen ortak çocuk Eylül ile velayeti anneye verilen ortak çocuk Eylem’in anne ve babaları ile kişisel ilişkilerinin küçüklerin birbirlerini göremeyecek şekilde düzenlenmesi, kardeşlerin birbirlerini görmelerini ve kardeşlik duygularının gelişmesini engelleyici nitelikte olup uygun değildir…”
Velayet düzenlemesinde esas olan daima çocuğun üstün yararını korunmaktadır, bu sebeple velayete ilişkin karar verilirken yukarıda bahsedilen tüm etkenler birlikte değerlendirilerek çocuğun en iyi yetişeceği ortam tespit edilmektedir. Çocuğun menfaatinin korunması ve bunun süreklilik arz etmesinden mütevellit velayet hakkında her zaman yeniden değerlendirme yapılması mümkündür